11 Mayıs 2010 Salı



İbrahim Koç Röportajı

Fırat ARAPOĞLU

Heykel zorlu bir sanat, Malzemeyle insanın en zorlu mücadelelerinden birine sahne oluyor, Bazen mermer, bazen demir. Biçimsiz maddeden akan, uçuşan, esneyen biçimler yaratmak. Sanat biraz da bu değil mi?İbrahim Koç genç ama bir o kadar da usta bir heykeltraş.Onunla son yapıtları üzerine söyleştik.

»Ben uzun süredir üretimlerinizin gelişimini takip ediyorum. Farklı bir iktidar okuması üzerinden devam eden bir sürecin içerisindesiniz halen. Ama buna geçmeden önce, Bir gün okuyucularına biraz kendinizden kısaca bahsetseniz; eğitim yaşamınız, daha önceki sergileriniz vb?

Ben, 1978 yılında Mersin'de doğdum. İlk, Orta ve Yüksek Öğretimimi Mersin’de tamamladıktan sonra, yine Güzel Sanatlar Eğitimi’ne Mersin’de başladım daha sonra da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olup, Mimar Sinan’da Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans Eğitimi’me devam ettim. İlk kişisel sergimi üniversitenin son sınıfındayken Nişantaşı, Türk - Amerikan Üniversiteliler Derneği’nde açtım. Bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergi ve sempozyumlara katıldım. Şimdiye kadar katıldığım sergiler arasında Casa Dell’Arte’deki ‘Cda@Play’, Daire Sanat’taki ‘Klasik’, Art Show Sanat Fuarı’ndaki ‘İktidar’ sergisi bulunuyor. Şu anda da Galeri G-Art’da ‘Tersyüz’ isimli sergim devam ediyor.

»Geçmiş sergilerinizden şu anki aktüel sergine gelen çizgide malzeme seçiminizi de aktaralım derim. Metal malzeme tercihiniz ve bu tercihin dayandığı kökler ile ilgili neler diyebilirsiniz?

Teknik olarak heykellerimi metal levhaları, transmisyon çelik malzeme ile birbirine ekleyerek ve yüzeyde doku oluşturmak suretiyle yapıyorum. Son sergimdeki çalışmalarımda kalıp ya da döküm tekniği kullanmadım, her birinden sadece birer adet ürettim.
Metal malzeme ile ilkokul yıllarımdan bu yana tanışıyorum. O yıllarda dayımın ve ağabeyimin metal atölyesinde onlara çıraklık yapmaktaydım. Kaynak yapmayı ve metal malzeme kullanmayı o yıllarda öğrenmiştim. Bu köken, elbette öğrencilik yıllarımda ve sonrasında hep bir artı olmuştur benim için.

»Son serginiz ‘Tersyüz’ ile ilgili konuşalım biraz. Konsept ve sizin işlerinizde aşina olunan metal malzeme kullanımının iletileri ilk göze çarpanlar. Ama bunun yanında kaidesiz sunum ve daha interaktif bir yaklaşım geliştirdiğinizde görülüyor..

Bu sergimde, bir önceki sergiden farklı olarak kaide kullanmadan tam olarak mekanla bütünleşen kendi ayakları üzerinde ya da mekânda asılı bir şekilde duran renkli ve büyük yerleştirmeler yaptım. İşin içine rengi katarak, metalin vakur duruşunu biraz poplaştırarak, güncel bir referans da verebilmeye çalıştım. Formlardaki boyut ve renk değişimleriyle, bilindik alışılagelmiş simgesellikleri tersyüz etmeye ve de sergiyi interaktif hale dönüştürmeye çalıştım. Böylece, klasik heykele olan bilindik bakış açısını ve insanların kafasındaki anlamsallığı değiştirerek, daha çok enstalasyona yakınlaştım bu sergide. Çünkü, insanlar heykeli sadece kamusal alanda görebilecekleri, her daim anıtsal bir form olarak düşünüyorlar. Oysaki heykel sanatı, günümüzde uygulanan birçok disiplinlerarası üretime ön ayak olmuş bir alan. Enstalasyon, Video Art, Video Heykeller, Land Art bunlardan sadece birkaçı.

»Daha önceki serginizde “İktidar” konsepti üzerinden hareket etmiştiniz. Bu sefer “Tersyüz” konseptine şahit oluyoruz. Her ikisi de ilişkili aslında birbiriyle. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Geçen sene Galeri Terakki ile açmış olduğum serginin adı “İktidar"dı.. Aslında şu anki “Tersyüz” sergisi de geçen sene açmış olduğum sergimin devamı niteliğinde bir sergidir... Genel olarak heykellerim metal malzemeden oluşturduğum hayvan figürlerinden oluşmaktadır ve bu hayvan figürlerine insanlar tarafından yüklenen simgesel anlamların kendi içerisinde oluşturduğu imgeleri kullanıyorum tema olarak. Örneğin bir Dinazor, Sivrisinek, At. Bu hayvanların hepsine yüklenen simgesel anlam, iktidarı çağrıştıran imgelerle yüklüdür. Bende bu hayvanları forma dönüştürürken, büyük olanı küçük, küçük olanı büyüterek betimliyorum ve insanların yüklediği o simgesel anlamları alaşağı ediyorum; bir nevi tersyüz ediyorum diyebiliriz. 4 metrelik kırmızı bir yusufçuk heykeli mekâna tavandan asılmış helikopter edasında uçuyor.

İbrahim Koç’un “Tersyüz” başlıklı sergisi 20 Mayıs’a kadar Galeri G – Art, Gmall’da izlenebilir. Son olarak sergi gelirinin AÇEV’e (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) bağışlanacak olduğunu da hatırlatalım. (212 296 08 76).
(Röportaj 10 Mayıs 2010 tarihli Birgn Gazetesi'nde yayınlandı).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder