9 Temmuz 2010 Cuma

British Museum "Moral" Kazandı


Fırat ARAPOĞLU

Göçmenler, hayat kadınları, akıl hastaları, gay/lezbiyenler gibi toplumun öteki ve marjinal kimliklerinin görünür kılınmalarına dair çalışmaları ile tanınan Şükran Moral’ın “Bordello” (Genelev) çalışması, Casa Della Arte’nin de katkısıyla, British Museum Koleksiyonu’na dahil edildi. Ahu Antmen’in, haklı olarak, Türkiye’de performans sanatının “ana kraliçelerinden” birisi olarak imlediği Moral, 1997 yılında Yüksek Kaldırım’da bir genelevde gerçekleştirdiği 24 saatlik performansında, mekana bir hayat kadını kılığında sızmıştı. Koleksiyona dahil edilen 2010 tarihli 80x58 cm. boyutlarındaki çalışma, bu performanstaki enstantanelerden birisi üzerinden hareket ediyor.

Sanatçı performans esnasında genelev kapısına “çağdaş sanat müzesi” yazmış ve önündeki sandalyede oturan, genelev çalışanlarından birisi olan yüzü örtülü kadın da elinde “for sale” (satılık) yazan bir kağıdı tutmuştu. Burada sanatçı, “müze” ve “sanatçı” kavramlarını, “genelev” ve “fahişe” kavramları üzerinden sorgulamaktaydı. Koleksiyona alınan çalışmada da, merkezde yüzü örtülü kadın görülürken, hemen arkasında sarışın bir kadın (Şükran Moral) yer alıyor. Resmin solundan çıkan yaratığınsa, erkekliği, erkek egemen sistemi ve onun saldırganlığını yansıttığı netlikle görülebiliyor.

Feminizm ve Sanat Tarihi

Aynı çalışma incelikli bir sanat tarihi eleştirisini de içerisinde taşımakta ve sanat tarihinin temel bir prensibine referans veriyor: “Estetik bakış nesnesini deneyimler, ırzına geçmez”. Sanatçı birçok çalışmasında, kadın bedeninin ikili rollerini netlikle ortaya koymaya çalışıyor. Bu sadece Genelev’de değil, 1 Temmuz’da açılışı yapılan, İtalya ve Türkiye Arasında Çağdaş Sanatçılar sergisindeki Roma Mitolojisi’ndeki Cimon ve Pero öyküsünü konu edinen “Pero” çalışmasında da görülebiliyor. Bu kadın bedeninin ikili olma durumunu Joanna Frueh’ten aktaralım: “Bunlardan birisi kadın bedeninin kirli ve tehlikeli olup, kötülük sunmasıdır. Diğeri ise kadın bedeninin kutsal, besleyici ve aseksüel görülmesidir. Anne – Fahişe ideolojisi kadınların, bırakın aşk hayatı bir yana, kendi vücutları ile bile rahat olmasını engellemektedir”.

Genelev çalışması, geçen yıl Radikal Gazetesi’nde vurgulandığı gibi, 1975 yılında Marina Abramoviç’in Red Light District’teki (Amsterdam) “The Role Exchange” çalışmasının izlerini üzerinde taşıyor, ama elbette belirli farklılıkları içerisinde barındırarak. Abramoviç’in performansı rol değişimi üzerine odaklanırken, Moral böyle bir şey geliştirmedi. Abramoviç’in çalışmasının dokümantasyonu Ulay’ın fotoğraflarından ve metinlerden oluşurken, Moral 5. İstanbul Bienali’ndeki “Speculum”da bu çalışmayı performans videosu olarak sergiledi.

Şükran Moral’ın net üslubu ve mesajları nedeniyle üzerine olan tartışmalar yakın gelecekte de sürecek gibi görünüyor. Yarattığı gerilim, kimlik ve farklılığın açıktan vurgulanması ile birinci dalga feminist sanat pratikleri ile özellikle uyuşmakta. Aldığı eleştiriler de, çoğunlukla, 1970’lerin ilk dalga teori ve pratiklerinin, 1990’lardaki sunumu nedeniyle. Bu bir anakronizma olarak okunabilir, ama aynı teknik ve prosedürlerin farklı zamanlarda farklı anlamlara geleceği de unutulmamalı. Sanat tarihindeki “who-done-it-first” (ilk kim yapmış) sendromu, bazen gösterge okumalarından sapılarak, hafiyeliğe soyunulmasına yol açabiliyor. Ayrıca hem teorik hem de pratik düzeyde feminist sanat pratikleri içerisinde birçok farklılığın yer alması da, kategorizasyon sıkıntılarına yol açmakta. Belki de bu nedenlerle, günümüzde feminizmi “tarihselleşen” bir olgu olarak gören Nezaket Ekici gibi bazı kadın sanatçılar, “feminist” sözcüğünden ısrarla kaçınıyorlar. Bu bağlamda tek bir feminist sanat tipinden değil, çoklu feminist/feminist gibi yaklaşımlardan söz etmek gerekli. Moral, hakkındaki olumlu – olumsuz eleştirilerle, uluslararası alanda ve Türkiye’de ses getirmeye devam ediyor ve British Museum’a eserinin alınması, sanatçı ve Türkiye Sanatı açısından farklı bir “meşrulaştırma” politikasının izi olarak da okunabilecek.

(9 Temmuz 2010 tarihli Birgün Gazetesi'nde yayınlandı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder