17 Haziran 2011 Cuma

Ukrayna'da Türk mevsimi


Fırat Arapoğlu

Ukrayna'da Türk Mevsimi


Türkiye Sanatı Tarihi’nin özellikle son dönemlerinden itibaren belirli sıklıkta düzenlenen heykel ya da resim sempozyumlarına şahit olunmakta. Hatta Türkiye’de düzenlenen etkinliklerin haricinde artık üniversitelerin ya da çeşitli diğer resmi kurumların yurtdışında da çeşitli organizasyonlara giriştikleri görülebiliyor. Bunun en son örneği Türkiye’den 100’ün üzerinde sanatçının ve Ukrayna Ressamlar Birliği’ne bağlı sanatçıların katıldıkları Odessa Birinci Uluslararası Sanat Sempozyumu’ydu. On günlük bir çalıştay, resim sergisi ve sempozyum bildirileriyle kompleks bir yapıda kurgulanan etkinlik, 15 – 25 Mayıs 2011 tarihleri arasında Ukrayna’nın Odessa şehrinde düzenlendi. İstanbul Kemerburga
Türkiye Sanatı Tarihi’nin özellikle son dönemlerinden itibaren belirli sıklıkta düzenlenen heykel ya da resim sempozyumlarına şahit olunmakta. Hatta Türkiye’de düzenlenen etkinliklerin haricinde artık üniversitelerin ya da çeşitli diğer resmi kurumların yurtdışında da çeşitli organizasyonlara giriştikleri görülebiliyor. Bunun en son örneği Türkiye’den 100’ün üzerinde sanatçının ve Ukrayna Ressamlar Birliği’ne bağlı sanatçıların katıldıkları Odessa Birinci Uluslararası Sanat Sempozyumu’ydu. On günlük bir çalıştay, resim sergisi ve sempozyum bildirileriyle kompleks bir yapıda kurgulanan etkinlik, 15 – 25 Mayıs 2011 tarihleri arasında Ukrayna’nın Odessa şehrinde düzenlendi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi ve Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yapan akademisyenler ve sanatçılardan oluşturulan kurullarla birlikte gerçekleştirilen organizasyonun temel amacı kültürlerarası bir etkileşim yaratabilmek ve bu bağlamda estetik bir dönüşüme imza atabilmekti.
Sempozyum başkanlığını İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin ve yardımcılığını Anatoly Kravcenko’nun üstlendiği etkinlik kapsamında, Odessa şehrinin Kobleva bölgesinde 10 gün boyunca kalan Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden sanatçılar ve akademisyenler, konseptin ve tekniğin serbest bırakıldığı bir biçimde yapıtlar ürettiler ve böylece bağımsız bir yaklaşımla Odessa’nın kendilerinde bıraktığı etkileri cisimleştirdiler.


Sempozyum ve Sergi
22 – 23 Mayıs tarihlerinde Odessa Doğu ve Batı Sanatları Müzesi’nde gerçekleştirilen Sanat ve Etkileşim başlıklı sempozyumda ise çeşitli başlıklar altında 50 kadar bildiri sunuldu. Açılış bildirisini “Sanat: Etki Alan ve Etki Veren” başlığı altında Prof. Dr. Ali Akay’ın sunduğu toplantıda sanatçı kimliği, sanat, sanat ve etkileşim gibi genel konulardan sanatta spesifik malzemelerin kullanımı ve yerel sanatlar ve onlara dair çeşitli unsurlara kadar değişen birçok olgu ele alındı.
Çalıştay sonunda ortaya çıkan yapıtlar aynı müzenin sergi salonunda 24 Mayıs’ta kamuoyunun beğenisine sunuldu. Geniş katılımlı, Türkiye ve Ukrayna medyasının takip ettiği sergi, aynı zamanda açılan Pictures of Viennese sergisi ile birlikte farklı bir birliktelik sağladı denilebilir. 100’ün üzerinde Türkiye’den sanatçının ve Ukraynalı sanatçıların işlerini kısa bir yazıda analiz etmek zor. Sergileme alanının kısıtlılığı işlerin çok fazla bir arada olmasına neden olmuştu, fakat etkinliğin temel amacı düşünüldüğünde bu konuyu şimdilik ötelemek gerekiyor. Geniş bir katılım ağının hedeflendiği ve bu bağlamda her kültür, yaş, cinsiyet gruplarından sanatçı ve akademisyenin yer aldığı etkinlikteki nicelik fazlalıklarını her şeye karşın olumlu yönden düşünebilmek de gerekiyor.



Sonuç Yerine…
Etkinlik sonucunda bilim ve sanat alanında tanınan ya da çok görünür olmayan isimlerin estetik üretimleri ve sempozyum bildirileriyle birlikte, akademik ve sanatsal deneyimlerin karşılıklı olarak alımlanabildiği bir platformun yaratıldığı görülebilmekte. Ukrayna ve Türkiye arasında bugüne kadar karşılıklı akademik veya sanatsal iletişimin fazlaca bulunmadığı açıkken, bu tip bir etkinliğin her şeyden önce en önemli yanı her iki kültürün birbirlerini yakından tanıyabilmelerine olanak sağlaması ve sanatçılarla akademisyenlerin bir diyaloga girebilmelerine vesile olabilmesi. Etkinliğe katıldığım 21 Mayıs tarihinden dönüş gününe kadar şahit olduğum diğer bir husus da, bu etkinlikte tanışan ve organizasyonel yapının çeşitli yanlarını birlikte deneyimleyen isimlerin bir arada vakit geçirebilmeleriydi. Bu tip etkinlikler İstanbul odaklı inşa edilen kültür, sanat ve akademi yaşamının çeperini az da olsa kırmaya yarayabiliyor. Eğer ileride bu etkinlik vesilesiyle bir arada olan sanatçılar ve akademisyenler birlikte farklı etkinliklere imza atarlarsa, her tür niteliğine karşın bu tip organizasyonların amacına ulaşmış olduğunu söyleyebilmek fazlasıyla mümkün. En nihayetinde sempozyum kelimesinin kökeni olan “symposion” da beraber içmek anlamına gelmiyor mu?

z Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi ve Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yapan akademisyenler ve sanatçılardan oluşturulan kurullarla birlikte gerçekleştirilen organizasyonun temel amacı kültürlerarası bir etkileşim yaratabilmek ve bu bağlamda estetik bir dönüşüme imza atabilmekti.
Sempozyum başkanlığını İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin ve yardımcılığını Anatoly Kravcenko’nun üstlendiği etkinlik kapsamında, Odessa şehrinin Kobleva bölgesinde 10 gün boyunca kalan Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden sanatçılar ve akademisyenler, konseptin ve tekniğin serbest bırakıldığı bir biçimde yapıtlar ürettiler ve böylece bağımsız bir yaklaşımla Odessa’nın kendilerinde bıraktığı etkileri cisimleştirdiler.


Sempozyum ve Sergi
22 – 23 Mayıs tarihlerinde Odessa Doğu ve Batı Sanatları Müzesi’nde gerçekleştirilen Sanat ve Etkileşim başlıklı sempozyumda ise çeşitli başlıklar altında 50 kadar bildiri sunuldu. Açılış bildirisini “Sanat: Etki Alan ve Etki Veren” başlığı altında Prof. Dr. Ali Akay’ın sunduğu toplantıda sanatçı kimliği, sanat, sanat ve etkileşim gibi genel konulardan sanatta spesifik malzemelerin kullanımı ve yerel sanatlar ve onlara dair çeşitli unsurlara kadar değişen birçok olgu ele alındı.
Çalıştay sonunda ortaya çıkan yapıtlar aynı müzenin sergi salonunda 24 Mayıs’ta kamuoyunun beğenisine sunuldu. Geniş katılımlı, Türkiye ve Ukrayna medyasının takip ettiği sergi, aynı zamanda açılan Pictures of Viennese sergisi ile birlikte farklı bir birliktelik sağladı denilebilir. 100’ün üzerinde Türkiye’den sanatçının ve Ukraynalı sanatçıların işlerini kısa bir yazıda analiz etmek zor. Sergileme alanının kısıtlılığı işlerin çok fazla bir arada olmasına neden olmuştu, fakat etkinliğin temel amacı düşünüldüğünde bu konuyu şimdilik ötelemek gerekiyor. Geniş bir katılım ağının hedeflendiği ve bu bağlamda her kültür, yaş, cinsiyet gruplarından sanatçı ve akademisyenin yer aldığı etkinlikteki nicelik fazlalıklarını her şeye karşın olumlu yönden düşünebilmek de gerekiyor.



Sonuç Yerine…
Etkinlik sonucunda bilim ve sanat alanında tanınan ya da çok görünür olmayan isimlerin estetik üretimleri ve sempozyum bildirileriyle birlikte, akademik ve sanatsal deneyimlerin karşılıklı olarak alımlanabildiği bir platformun yaratıldığı görülebilmekte. Ukrayna ve Türkiye arasında bugüne kadar karşılıklı akademik veya sanatsal iletişimin fazlaca bulunmadığı açıkken, bu tip bir etkinliğin her şeyden önce en önemli yanı her iki kültürün birbirlerini yakından tanıyabilmelerine olanak sağlaması ve sanatçılarla akademisyenlerin bir diyaloga girebilmelerine vesile olabilmesi. Etkinliğe katıldığım 21 Mayıs tarihinden dönüş gününe kadar şahit olduğum diğer bir husus da, bu etkinlikte tanışan ve organizasyonel yapının çeşitli yanlarını birlikte deneyimleyen isimlerin bir arada vakit geçirebilmeleriydi. Bu tip etkinlikler İstanbul odaklı inşa edilen kültür, sanat ve akademi yaşamının çeperini az da olsa kırmaya yarayabiliyor. Eğer ileride bu etkinlik vesilesiyle bir arada olan sanatçılar ve akademisyenler birlikte farklı etkinliklere imza atarlarsa, her tür niteliğine karşın bu tip organizasyonların amacına ulaşmış olduğunu söyleyebilmek fazlasıyla mümkün. En nihayetinde sempozyum kelimesinin kökeni olan “symposion” da beraber içmek anlamına gelmiyor mu?

(30 Mayıs 2011 tarihli Eleştirel Kültür Online Ek'te yayınlandı.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder